Kanser hastalıklarında erken tanının tedavide olumlu sonuç vermesini sağlarken akciğer kanserinde de erken tanı sonrası cerrahi bir operasyonla tümörün alınıp kemoterapiye veya radyoterapiye gerek bile kalmadan hastalar sağlığına kavuşabiliyor. Konu hakkında açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Tuğba Çoşgun “Tüm kanser rahatsızlıklarında olduğu gibi akciğer kanserinde de erken tanı hayat kurtarabilir. Bu kanser türü ağrı hissi vermediği için genellikle bir belirti vermez. Sigara kullanan özellikle 55 yaş üstü herkesin akciğer kanserine karşı tarama amaçlı bilgisayarlı tomografi ile takip edilmeleri gerekir. Çünkü ancak bu çekimler sonucunda birinci evre akciğer kanseri tespit edilebilir” dedi.
Akciğer kanserinde kişilerde 1 Evre olarak tanımlanan 5 cm’den küçük ise ve lenf bezleri veya farklı organlarda tutulum yoksa bu evredeki tüm hastalar kapalı yöntemler ile ameliyat edilir. 2-3 cm’lik bir kesi ve 1 cm’lik bir veya iki kesi ile yapılan bu ameliyatlarda hastalar ortalama 5-6 gün hastanede kaldıktan sonra taburcu olur ve 2 hafta içinde de normal hayatına dönebiliyorlar.
Ameliyatları sonrasında alınan dokuların patoloji tarafından tam olarak incelenmesinin ardından hastalar çoğu zaman kemoterapi ve radyoterapiye gerek olmaksızın sadece belli aralıklarla kontrolleri yapılarak hayatlarına devam edebildiklerini ifade eden Prof. Dr. Tuğba Çoşgun “ Erken evrede yakalanmış kanser olgularında hastalıktan tamamen kurtulma şansı %70-80’ler iken 1 cm’den küçük olgularda bu oran %90’a çıkabiliyor. ” dedi.
Lokal ileri evrede de cerrahi bazen ilk seçenek olabilir
Bununla birlikte lokal ileri evre dediğimiz özel bir grup da bulunuyor. Bu heterojen gruptaki pek çok hastada cerrahi müdahale, iyileşmeyi sağlamak için multidisipliner tedavinin çok önemli bir parçası oluyor. Bu hastalarda cerrahinin yanı sıra radyoterapi veya kemoterapinin eklenmesi hastalara ek yararlar sağlayabildiği için multimodal tedavi olarak adlandırılıyor. Yalnız bu gruptaki hastalarda cerrahi ve diğer tedavi şekillerinin optimal sıralaması ve nasıl uygulanması gerektiği olgudan olguya değişebiliyor. Kimi hastalarda önce kemoterapi veya radyoterapi uygulanması gerekirken, bazı hastalarda cerrahiyi ilk sıraya almak gerekebiliyor. Bu sebeple her hastanın tedavi şekli, hastanın kalp, solunum kapasitesi, yaş gibi özelliklerine, lezyonun yerine, büyüklüğüne, bir damar veya organı tutma durumuna veya lenf nodlarının tutulumuna göre değişiyor. Bu doğrultuda her hastanın optimal tedavi yöntemi konseylerde olguya özel belirleniyor.