Halk arasında felç olarak bilinen inme, beyne
giden kan akımının ani olarak kesilmesi ya da azalmasıyla beraber beyine
yeterli oksijen gidememesi ve beslenememesi sonucunda beyin hücrelerinde hasarın
meydana gelmesi ile oluşuyor. 24 saatten uzun süren ve sonu ölümle
sonuçlanabilen şikayetler birdenbire ortaya çıkıyor ve belirtileri de saniyeler
içinde görülüyor. Şikayetlerin arasında herhangi bir sağlık sorunu olmayan
kişilerin aniden kol ya da bacağında veya her ikisinde güç kaybının yaşanması, konuşamama,
ağızda kayma, baş dönmesi, bulantı ve kusma ile dengesini kaybetmesi gibi belirtiler
yer alıyor.
Özellikle yüksek tansiyon, yüksek kolesterol,
şeker hastalığı, obezite, kalp hastalıkları ve sigara kullanımı, inmenin en
önemli risk unsurlarından biri. İleri yaşta olmak, ailede inme geçmişinin
bulunması, ve daha önce inme geçirmek gibi durumların yanı sıra atriyal
fibrilasyonu inme riskini artırıyor.
Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretimi Üyesi Prof. Dr. Ramazan Akdemir, dünyada her 40 saniyede bir inme vakasının görüldüğünü söylüyor. Akdemir, TÜİK’in verilerine göre yılda yaklaşık 250 bin kişinin inme geçirdiğini, ortalama 40 bin hastanın da inme yüzünden kaybedildiğini vurguluyor.
Ülkemizdeki ölümlerin ikinci nedeninin inme olduğunu vurgulayan Akdemir, kalıcı sakatlığa neden oluyor. İnmenin her yaşta görülebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Akdemir, 18 yaş altında nadir görüldüğünü, 55 yaş üzerinde ise ilave risk faktörlerinin eklenmesiyle katlanarak arttığını söylüyor.
Nöroloji ABD öğretim Üyesi Doç. Dr. Türkan Acar da inme geçirenlerle ilgili zaman kaybetmeden 112 acil çağrı merkezinin aranması ve hastanın kısa sürede acil servise ulaştırılması gerektiğini söylüyor.