Uykunun kişinin yaşam kalitesi için çok önemli bir etkisi vardır. Uyurken adeta beynimiz yeniden şarj olurken vücudumuz da bedensel olarak dinlenir. Uyurken ayrıca beyindeki sinir hücreleri onarılırken kaslarımız ve diğer doku hücreleri de yine uyku esnasında yenileniyor, metabolizma uyurken düzenleniyor.
Uykusuzluk yaşanması durumunda duygu alanından düzensizliklere yol açabilir. Bu da mutluluk duygusunun azalmasına , sinirlilik durumu, sosyal ortamlardan kaçarak asosyal olma gibi psikolojik sorunları beraberinde getirir. Yapılan bir deney ve araştırmada bir grup insan 205 saat uykusuz bırakıldıklarında bu kişilerin bazılarında kelimeleri hatırlamama ve bazılarında da halüsinasyon belirtileri başlamış. Bu araştırmanın getirdiği bulgulardan birisi de daha ileri derecede uykusuzluğun ölüme neden olacağı olarak değerlendirilmiş.
Uyku bozukluğu yaşayan kişilerde kısa süre içinde yeme bozuklukları başladığı bilinmektedir. Uykusuzluk kişide şayet kronik bir rahatsızlık veya solunum problemleri varsa kişilerde de kaygıları arttırmakta ve buna bağlı olarak da panik atak başlangıcı yaşamasına neden olabilir.
Uyumakta zorluk çeken bireylerde alkol ve madde bağımlığı oluşabiliyor. Veya uyumak için alınan haplar ileri de ciddi bir ilaç bağımlılığına da yol açabilir. Uykusuzluğun sosyal fobiyi tetiklediği zaten bilinmektedir. Uykusuz kişi toplumdan uzaklaşmaya başlar ve bir anda kendisini adeta toplumdan soyutlamış olur. Dışarıda yaşanan bu durumlar aynı zamanda yaşadığı evde de aile içi problemlerin başlamasına neden olur.